Piyano Hakkında
PİYANO’NUN TARİHÇESİ
Piyanonun adı İtalyanca “hafif ve güçlü” anlamlarına gelen “piano e forte” nin birleştirilmesi ile PIANOFORTE olarak konmuş daha sonra kısaltılarak PİYANO (piano) denmiştir. Çalgıya bu adın verilmesinin nedeni, daha önce kullanılan çalgıların gürlük değişimlerine olanak sağlamaması, piyanoda ise bu değişimlerin gerçekleştirilebilmesiydi. Floransalı Bartolomeo Cristofori 1711 yılında “Piyano e forte” hem hafif hem kuvvetli çalınabilir adlı yeni bir müzik aleti icat etti.Bu çalgı üzerinde hem hafif seslerin hem de kuvvetli seslerin çıkartılması olanaklıydı.
Piyanonun atası, mekanizmasıyla ve ses özellikleriyle çalgının ilkeli sayılabilecek klavikord’dur.
Piyano yedi buçuk oktava yakın ses aralığı ile teknik ve yorum açısından tek kişilik bir orkestra gibidir.
Yeni bir icat sayılan piyanonun sesleri meşin kaplı küçük seslerin tuşlar aracılığıyla harekete geçirilerek tellere vurması ile elde ediliyordu.Aletin mekanizması sesler sayısında küçük çekiçler, o çekiçleri harekete geçiren manivelalar ve bir de tellerin titremesini durduran susturucu çuha bölümü bulunuyordu. Piyanonun temelini oluşturan çekiç mekanizmasını Cristofori’den önce iki kişi tarafından icat edildiği öne sürülmüştür.Biri Marius adındaki Fransız klavsen yapımcısıydı.1716 yılında “clavecin a maillet” (çekiçli klavsen)adını taktığı dört mekanizma modelini Paris akademisinde sunmuştu.Marius’un klavsen aletine çekiçli mekanizmalı koymaktan amacı klavsende mızrap olarak kullanılan ve çabuk eskiyen tüy uçlarının değiştirilme zorluğunu ortadan kaldırmaktı. Schroter adındaki Alman müzikçi ise yeni mekanizmanın mucidinin kendisi olduğunu söylemiştir.1721’de Dresten Sarayına gönderdiği iki piyano mekanizması modelinin pratikte değeri olmamakla birlikte tarihsel önemi vardır. Almanya da Freiburg kentinde Silbermann adında birisi 1726’da iki piyano yaparak Cristofori’nin icat ettiği mekanizmayı kullanmaya başlamıştı. Silbermann her iki piyanoyu J.S.Bash’a gösterdiyse de Bach bunların ince seslerinin zayıfladığından ve tuşların sertliğinden şikayet etmiştir. Silbermann bu yolda ki çalışmalarını sürdürerek Bach’ın övgülerini kazanmayı başarmıştı.

İlk piyanolar,biçim bakımından o zamanın klavikordlarına benzediğinden kuyrukluydu.Ünlü org yapımcısı Frederici,dört köşe piyanoyu icat etti.Zumpe adını taşıyan Alman klavikord yapımcısı Londra da dört köşe piyanoyu çok sayıda imal ederek İngiltere’ye yaydı. En eski Zumpe piyanosunun yapılış tarihi 1766’dır.
1762 yılında büyük Bach’ın oğlu Cristian Bach Londra’ya geldi.Klavsenci ustalar artık piyano yapmaya başlamışlardı.Bunların Backers adındaki Hollandalı usta ,özellikle Cristofori’nin mekanizmasını geliştirerek(tuşun sonuna ayarlanabilen bir vida ekiyle)”ingiliz mekanizması”nı icat etti.Broadwood adında bir ingiliz ustası da bu mekanizmanın oluşmasında Backers’e yardım etmiş ve sonradan aynı sistemi Broadwood piyanolarında kullanmıştır.
Londra o tarihlerde piyano ve klavsen yapımında çok ileri düzeydeydi.Zumpe’nin dört köşe piyanolarından sonra Backers’in ve Broadwood’un piyanoları yayılmaya başlamıştı.Bir yandan da başkentte Kirkman ve Shudi klavseni en gelişkin durumuna getirmeyi başarmışlardı.Piyano ile bu soylu çalgı arasındaki rekabet C.Bach,Schroter ve Celementi’nin klavsen yerine piyanoyu kullanmaları,bu aletin yapımcılarını yüreklendirmişti.
1770 yılına kadar piyano için eser yazılmamasının nedeni piyano sesinin klavsene göre cılız ve tuşesinin sert oluşudur.Piyano için eser veren ilk besteci Muzio CELEMENTİ’dir.1773 de henüz on sekiz yaşındayken piyano için üç sonat yazmıştır. Böylelikle piyano çalma tekniğinin temelleri atılmış oldu. Besteci aynı zamanda piyanonun teknik olanaklarını inceleyerek çalma ve yorumlama üzerine çalışmalar yaptı. Eğitim amaçlı alıştırmalar yazarak piyanonun çalma tekniğini ilerletti. Clementi’den sonra birçok besteci piyanonun olanaklarını geliştirici çalışmalar yapmaya devam etti.
Broadwood, tuşlar ve mekanizmaya bazı yenilikler getirerek, 1783’te piyano için iki pedal kullanılmaya başlanmış oldu.Pedallardan biri basıldığı zaman, teller üzerindeki ses söndürücü çuhalar tümüyle kalkıyor,öteki pedal kullanılırsa teller üzerine titremeyi azaltan bir kumaş parçası yapışıyordu. Öte yandan Viyana da Stein adında bir yapımcı yeni bir mekanizma kullanarak piyano üretmeye başladı.1777’de Mozart bu piyanolardan birini görmüş ve öteki piyanolara olan üstünlüğünü babasına yazdığı mektupta belirtmişti.Sonun da Stain’in damadı Andreas Steicher mekanizmayı geliştirerek 1794’te Viyana piyanolarını yapmaya başladı. Mozart, Anton Walter’in piyanolarını yeğliyordu.Haydn,Schanz piyanolarında çalışıyordu.Bu iki piyano yapımcısı hem Stein’ın kopyalarını yapmışlar hem de İngiliz dört köşe piyanolarına öykünmüşlerdir.
Paris’te İngiliz piyanoları piyasaya egemendi. 1777 de Erard ilk köşe Fransız piyanosunu yapmayı başardı. Mekanizması,Stain’in geliştirdiği Alman mekanizmasını andırıyordu. Fakat Erard,daha çok çifte mekanizmalı arp aleti ile ilgilendiğinden piyano yapımına pek önem vermemiş ve xvııı. Yüzyıl İngiliz ve Viyana piyanolarının tekeli altında kapanmıştır.
Piyano yapımcılarını uzun uzun düşündürmüş olan bir başka sorunda, gergin tellere dayanabilecek kasnağın yapılmasıydı.Özellikle kalın tellerin gerginliği, kasnak üzerinde yüksek basınçlar doğurduğundan tahta yerine çelik kullanılması uygun görülmüş ve 1788’de ki piyanolardan başlayarak tellerin çelik kasnaklar üzerine gerilmesine geçilmişti. 1808 de Erard çift maşalı (douple echapement)mekanizmayı buldu.Piyano yapımcılığı tarihinde bir devrim sağlayan bu mekanizmayı yeğeni Pierre Erard geliştirerek 1821’de “tekerrürlü mekanizma”yı yaptı.Günümüzde ki kuyruklu piyanolarda kullanılan mekanizma böylelikle Pierre Erard tarafından 1821’de icat edilmiş oldu. Tekerrürlü mekanizmanın icadı Hummel ve Lizst de dahil bir çok piyanistin piyanoya daha rağbet etmesine neden oldu.1830 yılında Thalberg özellikle bu piyanoların üstünlüğünü onayladı.Almanya’da Blüthner Paris’te Pleyel, Kriegelstein ve Herz, Londra’da Collard, Hopkinson, Ramsay and Kind ve Southwell, New York’da Steinway piyano fabrikaları hep tekerrürlü mekanizmayı bazı değişikliklerle kullanmaya başladılar. Bundan sonra piyanonun değişik parçaları, ayrı ayrı incelenerek ve laboratuar da çalışılarak geliştirilmiş sonunda üstün nitelikli çalgılar yapılmıştır.
Modern piyanonun ses genişliği kalın la’dan ince do’ya kadar olmak üzere yedi oktav ve bir minör üçlüyü kapsamaktadır.Bununla birlikte, klasik piyano edebiyatını çalmaya altı buçuk oktav yetmektedir. Tuşların sertliği sorunu üzerinde piyano fabrikaları çok durmuşlar ve bu sorunun çözülmesi için teknik açıdan çaba göstermişlerdir.Modern bir piyanonun tuşesi, piyanisti yoracak ölçüde sert olmamalı öte yandan parmakları dayanıksız ve zayıf bırakacak kadar da yumuşak olmamalıdır. Sesleri uzatmaya yarayan üçüncü bir pedal, ilk olarak 1862 yılında Montal adında bir Fransız tarafından kullanılmıştır.Yararları belli sayıda eserin icrasında görüldüğü için, genelde piyano fabrikaları bu pedal yerine, piyanistlerin fazla gürültü yapmadan çalışabilmeleri amacıyla sesleri hafifleten özel bir üçüncü pedal kullanılmıştır.